Merhaba

Merhaba

Maraş çete bayramını kutladı. Modern zamanlara inat eden arkaik dönemin insanları Etilerden, Hititlerden kalma esvaplarını giyip, çarıklarını ayaklarına geçirdi, susmayan davulların seslerini de yüreklerinin yanına alıp yedi düvele başkaldırdıkları zamanları yad ettiler.

Padişahım çok yaşa diyen yoktu.
Maraşlı ya özgürlük ya ölüm diyordu. Padişah kim saltanat nedir o peki bilinmez Maraş’ta. Maraşlı başına buruk olmuş kendisine kol kanat gerenlere “ gölge etme başka ihsan istemem” demiştir her vakit.
Kar var Maraş’ta
Deli poyraz sert esiyor, Ahır dağından kopan fırtına Aladan da gümlüyor Çarşıbaşı’nda yeri yerden oynatıyor. Yavşan melül, mahzun başı dumanlı ya olanlara bir mana veremiyor. Mor menekşeler, nergisler, sümbüller az vakit sonra dağdan Maraş’a doğru yürüyecek dağ hep onun telaşında.
Ne olacak bu zulüm?
Yüzünün harlı ateşinde daha kaç masum kavrulacak. Bu baharda Tanrının soluğu sanacakları kıpraştırmayacak mı?
İnsanın örtüsünde Tanrının esmasını okuyanlar demokrasi mavalına inanmaz! Yanı başımızdaki Sultacı işgalci Amerikalı Mezopotamya güneşinin üzerine düşmesinden bakalım ne vakit etkilenecek.
Gel yedi düvel gel!
Kültürün potası olan bu topraklar elbet senide adam edecektir. Köseler vuruluyor, demir tam tavında, gök gözlü bozkurtlar tepelerde, ay birazdan dolunay olacak, cennetin kapıları aralanmış, boz atlarda dev insanlar pusatlarını çıkarmışlar yalama düzenlerin sonu çok yakın.
Anadolu hiçbir ihaneti ad etmedi. Maraş cennetin bir basamak öncesi küngüldeyen pınarları, boynu bükük sümbülleri ve sanemleri. Zaman yirmi beşinci saati çalıyor. Gökler kapalı umut toprakta, ellerimizi toprağa açın erenler!
Kuşanın kırlangıçların çığlıklarını Haydarın aşkına düşün dönülmez yollara. Mücadele bir harlı petek ne mutlu yolunda yürümek



Ali Büyükçapar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder