Köroğlu Hikayesi - Hacı Ali Özturan

Kasapbaşı marzıman eşeğinden, ötekiler atlarından indiler. Köroğlu sırtını kalın bir meşeye dayadı. Kuşağının bir katından tabakasını, bir katından emziğini (ağızlık), bir katından kavını, bir katından çakmak taşını çıkardı. İki sigara sardı. Birini Kasapbaşına verdi.
-Kasapbaşı Ağa, dedi. Paran yanında mı?
-Yoo! Yanımda değil.
-Olmadı gurban! Ben İstanbula neden döneyim? Paramı aldım mı, “Al Allah kulunu, zapteyle delini…” der, giderim. Kasapbaşı Ağa, gurbanım sana, biz aha burada bekliyik. Sen parayı al gel.
Kasapbaşı kalktı. Eşeğine bindi. İstanbula doğru sürdü.
Köroğlu sigarasını bitirince Ayvaza sordu:
-Ne o gurban, senin okun yayın da mı var ne?
-Var ya Ağa.
-Eyi vurur mısan?
-Aha şuraya dinel, saçının tellerinin arasından geçireyim.
-Vışşş! Essah mı lo?
-Ne sandın ya Ağa?
Köroğlu kalktı:
-Aha dineliyim. Haydi bakalım, yeteneğini göster.
Köroğlu, keçe külahını başından aldı. Oraya dineldi.
Ayvaz omuzundan yayını çıkardı. Sadağından bir ok seçti, yaya yerleştirdi. Köroğlundan yirmi adım uzağa vardı:
-Bu uzaklık yeter mi Ağa?
-Yeter gurban, yeter. Haydi bakalım.
Ayvaz yayını gerdi, gözledi, bıraktı. Ok vınlayarak gitti, Köroğlunun yanağını sıyırıp geçti. Köroğlu elini eline vurarak güldü:
-Yahu sen de amma acemiymişsen, dedi.
Ayvaz utanmıştı. Köroğlu kendi kendini övmeye başladı:
-Lo Ayvaz, ben öyle ok atarım ki, havaya attım mı yarım saat sonra yere düşer.
Bu kez de Ayvaz gülmeye başladı:
-Aman Ağa, daha neler… Hiç ok yarım saat havada kalır mı?
Deyince Köroğlu:
-Gel bahse girelim lo, dedi.
-Girelim… Nesine?
-Yüzelli koyununa! Var mısan gurban?
-Varım.
-Getir senedi.
Ayvaz, kuşağının arasından senedi çıkardı, yazdı. Köroğlu bu kez “ALİ” mührü yerine “KÖROĞLU” mührünü çıkardı, bastı. Ayvaz bu mühre bakmadı bile... Köroğlu senedi aldı, meşenin görünür bir yerine astı. Ayvaz:
-Haydi bakalım. Göster yeteneğini Ağa, dedi.
Köroğlu:
-Her yiğidin bir yoğurt yeyişi vardır lo. Ben oku, at dört nala giderken atarım.
-İyi. Bin bakalım atına.
Köroğlu Kayseri eşeği gibi boyadığı Kırata bindi. Ayvaza:
-Bin terkime, dedi.
-Niye?
-Niye olacak lo? Atım dört nala giderken sen de yanımda olmalısın ki, görmelisin.
Ayvaz bindi.
Köroğlu belinden kuşağını çözdü. Ayvazla kendisini sıkı sıkıya bağlamaya başladı. Ayvaz şaşırdı:
-Ağa ne yapıyorsun?
Köroğlu Kıratı hafifçe gıdıkladı. Kırat durumu anlamıştı. Huysuzlandı. Sağa sola çifte atmaya başladı.
-Benim atım biraz oynaktır gurban. Belki düşersin de babanın canı sıkılır.
Köroğlu kuşağını yedi kez doladı, düğümledi. Sonra Kıratı mahmuzladı.
Kırat hızlandı, tırısa geçti, sonra dört nala kalktı. Tozu dumana katarak uzaklaştı. Köroğlu içinden, “Al Allah kulunu, zapteyle delini…” demişti. Kıratın yönünü Sivas Dağı Çamlıbel kalesine çevirmişti.
Ayvaz:
-Haydi bakalım Ağa, dedi, göster yeteneğini!
-Bak Ayvazım, burada kuşlar kanat çırpmadan, süzüle süzüle uçuyor. Demek ki burada aşağıdan yukarıya doğru bir hava akımı var. Burada ok atarsam belki karşı çıkarsın. Az daha gidelim gurban.
Kırat derelerden sel gibi, tepelerden yel gibi aşıyordu.
Bir zaman sonra Ayvaz:
-Ağa saate bakayım mı? dedi. Atacak mısın?
-Saat ne gurban?
Ayvaz zar zor ellerini kullanabiliyordu. Güç halle kuşağının arasından saatini çıkardı.
-Aha buna saat derler Ağa! dedi.
Köroğlu saati aldı:
-Bu teller neci?
-O tellerin birine yelkovan, ötekine akrep derler.
-Akrep mi? Akrebin yanında yılan olur. Yılanın yanında yalan olur. Ben yalanı sevmem.
Köroğlu saati yola attı.
Biraz daha gittikten sonra Ayvaz Köroğlunun niyetini anladı. Bu adam kendisini kaçırıyordu. Kurtulmak için çırpınmaya, ağlayıp dövünmeye başladı. Köroğlu Kıratın dizginlerini saz misâli aldı. Görelim ne söyledi:
Kıratıma Ayvaz binmiş çarpınır
Yüreciği deli deli çırpınır
2/30 Acem kuşak bin koyuna çözülür
Al Ayvazım ver evladım ağlama

Ayvazın şalı da Bağdat gayette
Şalına süs olmuş da altın firkete
2/31 Üzengimin her bir teki bin teke
Al Ayvazım ver evladım ağlama

Köroğluyum yaptım sana bir oyun
Serttir çekemezsin Kıratın yayın
2/32 Attan inme pişmancalık bin koyun
Al Ayvazım ver evladım ağlama
Deyip bağladı. Böylece kendisinin Bermahbupoğlu Ali Ağa olmayıp, Köroğlu olduğunu açıkladı.
Ayvaz Köroğlunun kendisini kaçırdığını anlamıştı. Dövünmeye, ağlamaya başladı. Köroğlu onu yatıştırmaya çalışıyordu. Ayvazı öz oğlu gibi koruyacağına yeminler ediyordu. Çamlıbeli övüyor, binbaşıları övüyor, yaptıkları işi övüyor, mertliği ve yiğitliği övüyordu.
Ayvaz ağlamasını sürdürüyordu. Köroğlu, Kıratın dizginini bir kez daha saz misâli aldı. Görelim ne söyledi:


Devam Edecek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder