Ali Haydar'la Geçen Demler

ALİ HAYDAR’LA GEÇEN DEMLER

O benim için İstanbul eşiği.

Hatıraların sis perdelerini aralamak göründüğü kadar kolay değil. İstanbul kelimesinin büyüsüne tutulanlar bilirler ki iflah olmak mümkün değil. Çok uzun yıllar aklıma geliyor ali haydar haksal deyince yağmur, gökkuşağı, martı sesi ve heybet.
İmzalı kitapları var “aziz dost” hitabıyla başlıyor esenlik dilekleriyle devam ediyor.
Yayınlanan kitaplarını masama yerleştirip şöyle hatıralar ışığında biraz okudum. İç kitap kapağında yer alan biyografik bilgiler o’nun hayatta hangi imtihanları nasıl geçtiğini anlatıyor:
“ilkokulu bitirdikten sonra 5 yıl ara verme durumunda kaldı. Özel valilik izniyle Elazığ imim hatip lisesine başladı. İki yıl paralı, beş yıl parasız yatılı okudu. Erzurum üniversitesi edebiyat fakültesi, Türk dili ve edebiyat bölümü’nü bitirdi... Marmara üniversitesi, ilahiyat fakültesi İslam düşüncesi anabilim dalında yüksek lisans yaptı. Kuran-ı kerim’de güzel kavramı üzerine tez hazırladı. İşte bu satırlarda insanımızın gerçek hayatının izleri var. Anadolu’da yaşayanlara imam hatip okulu kültürün irfanın kapısını aralayıp onları Firdevs’e kanatlandırmıştır ali haydarda onlardan birisi Konya’da ilahiyat fakültesinde okurken farklı dergileri takip ederdim. Andırın’dan ikindi yazıları gelir, İstanbul’dan diriliş ve yedi ikliminde abonesiydim.
Dergileri seçmemde etkili olan edebi dünya görüşümün izlerini oralarda bulmamdı. Paralel evren anlayışı gibi Türkiye’nin bütün renkleri o yıllarda hayatımın vazgeçilmesi idi.
Dergileri can suyu bellemiş ilahiyat tahsilinin sınırlarını çok ötelere götürmenin erdemiyle gönenip durmuştum.
Yedi iklim yazarlarının anlattıkları çevremde yaşadıklarımda behreler taşıyor, ortaya koymuş olduğu ülkü değerlerini misyon olarak kabul ediyorum. Necip fazıldan o’nun ideali büyük doğudan söz edilmesi yüreğimi coşturuyor, Sezai Karakoç’un kitaplarına gönderme yapılması ortak buluşma noktamı çoğaltıyordu. Nuri Pakdil’in ara sıra adının geçmesine hayret ediyor Zarifoğlu, Özdenören kardeşlerle hemşeri olmanın bu dergiyi okumama yeteceğine inanıyordum. Derginin her ay yayınlanması muştuydu.
Postacının evimize İstanbul’dan dergiyi getirmesi mahallede sosyal konumumuzu artırıyor imrenilen kişiler arasına yerleştiriliyordum.
Yedi iklimden çok derin mevzular öğrendim.
Varlık, bilgi ve ahlak konusunda insanımızın neler söyleyip bunları yazılı olarak paylaşmalarındaki sırlara vakıf oldum. Zarf, mazruf ilişkisi denilen nüansları belledim, şiirlerle yoğrulup İstanbul irfanından Maraş’a yeni söylem biçimleri taşıdım.
Türkiye’nin dört tarafından yazılan mevzuların bir tek hakikatin aydınlatılması olduğunu öğeleriyle dünya dengesinin nelerden, baret olduğunun farkına vardım.
Periyodu aksasa da yedi iklim dergisini her ay her mevsim takip edip o dergiden yapmak istediğim ülkü değerlerinin şekilleriyle ilgili incelikleri gözlemledim. Hasan Aycı’nın çizgileri, röportajlar, medeniyet yazıları ve sadece kendimiz olabilme erdeminin her vakit geçer ilke olması derginin verdiklerinden başta geneliydi.
Yedi iklimde bizden olandan motifler vardı.
Hüzün, aşk, eser koymanın engin hazzı hep yüceltiliyor İslam irfanı orada gündem buluyordu.
Bütün bunları yapan Ali Haydar nasıl biriydi?
İstanbul’a gidip o’nu görmek, tanışıp sevgi ışığından nasiplenmek arzusu içime doğdu bunu için yola çıktım, muradım hasıl oldu.
Kadıköy deki nalbur dükkânının üst katın da kitap koridorlarından geçip Ali Haydar Haksal’a ulaştım. Yer kitap, duvar kitap tavana kadar kitap ve kitaplar arasında bir insan, şaşırdım, öylece etrafta bulunan zamanın tanığı kitapları seyrederken kitapların yakıcı ateşi aklıma şeyh galip den şu dizeleri getirdi ve onları şöyle okudum.
“Gül ateş gülbün ateş gülşen ateş cuybar ateş semender tıynetanı aşka bestir lalezarateş hayali hasreti halinde ah ettikçe uşşakın Şebi firkatte her dem ahteran eyler nisar ateş. Bana düzahtan ey meh dem urur gülzarlar sensiz dıraht ateş nihal ateş berkü bar ateş çera-ı bezmi hicr oldum yapmış yakıştırmış. Gönül pervanesine vuslat ateş intizar ateş meger kilk-i sebük cevlanın olmuş germ rev galib zemin ateş zaman ateş bütün nakşu nigar ateş.”

Böylece başlayan dostluk kapısını açtım. Üsküdar meydanda bulunan yedi iklimin o küçük sahaf dükkânında güzel vakitlerim geçti.
Çınar ağacı, gölgeli mekân sıcak demli çayla İstanbul’dan tanıdık simalarla hep orada buluştum. Asım gül tekini tanıdım, Cevdet Karalla o mekâna yakın yerde konuşup hem hal oldum.
Yedi iklimin başyazılarında medeniyet vurgusuna dikkat çeken Ali Haydar’ın tespitinin önemli olduğu zaman geçtikçe daha iyi anlaşılacak. İslam dininin hareket zemini ezel ebed varlığımızın belirtisi ortaya koymuş olduğu yaşam ilkeleri yolumuzun işaret levhaları Ali Haydar kısa öyküler yanında uzun metinlere de imza attı. Hayata tutunmanın, varlıkta doğal ahengin, çalışıp gayret etmenin başarıp başaramamanın sırları hep, yazıların içinde gizli örneğin: uzun yola talip oldum.yarı yolda kalacağımı düşünmedim hiçbir zaman. Nasılsa sonunu getiririm diye düşündüm. Yoluma, gene kendim ayna oluyorum.
Yürüdükçe dizlerimin gücü artıyor. Yoruldukça soluklanmam için nedenim var. Yol, sonsuzluğa açılan bir kapı gibi(içim su berraklandığında.sh94)
Milli gazetede yazılar yazması Ali Haydar’ın doğru kararlarından biriydi her gün yayınlanan gazete ve sosyal çevre o’nu hayatın doğal ihtiyaçlarına gerçekçi çözümler üretmesi hususunda uyardı oda bunu hakkıyla yaptı.
Maraşta Ali Haydar’ı misafir ettim.
Mehmet Akif hakkında hazırlamış olduğu konferansı Maraşta beğeni buldu, salon o’nun heyecanlı konuşmasıyla o gece coştu. Maraş yazıları kaleme olan ali haydarın o yazıları en çok ilgi gören yazıları oldu. Elektronik ortamda ne zaman bilgisayarını açsam o’nun günlük yazıları dikkatimi çekmiştir.
Geçen yıl 2009 da İstanbul’da görüştük yapıp ettiklerimizi anlatıp yüreklendirici sözlerine muhatta oldum.2010 İstanbul ziyaretimde Bingöl’de olduğumu öğrendim yeğenime selam karımızı saygılarımızı emanet edip Maraş’a döndük.
Hülasa sözümü şöyle tamamlamak gerek.

“Ne zühd ile ne ilm ile müstesnayız
Hayran’ı ezel aşıkı bipervayız
Feyzi nefesi pir ile guya oluruz
Her neyse neyiz bendei mevlanayız

Ali Büyükçapar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder