Varidât

VARİDAT
Şeyh Bedreddin

Şunu bil ki, isimler, nitelikler ve işlerin hepsi kabiliyetlere bağlıdır. Bunlar olmayınca, onlardan da bir şey ortada kalmaz. Bu sırra dair haberi de kaderin sırrı bana bildirmektedir. Allah daha iyi bilir. Allah'a hamdolsun bu konulardaki bilgileri Yüce Allah bana bildirdi. Bu bilgiler kitap okuyarak ve öğrenim görerek elde edilemez. Cennet, esasında melekût âleminden ibarettir. Âdem aleyhis-selam buradan çıkıp, yoğunlaşarak yeryüzüne aldığı şekille inmiştir. Ahiret işleriyle ilgilenen bilginler, Ahiret yolu için gerekli olan bilgileri kitap ve sünnetten öğrendiler. Fıkıhla uğraşan bilginler de, dünya işlerine dair bilgileri ve alım satmalara dair meseleleri yine, o kitaplar ve sünnetten elde ettiler. Kişi, Ahiret yoluna dair bilgileri elde etmek isterse, Ahiret konularını ele alan kitapları incelemelidir. Fıkıh konularına dair bilgileri elde etmek istiyorsa, o halde, fıkıh kitaplarım okumalı ve incelemelidir. Biri kalkıp, ben de kitap ve sünnetten yararlanarak bu bilgileri, Ahiret ve fıkıh işleriyle ilgilenen bilgilerin eserlerini gözden geçirmeden elde edebilirim; onlar insandı, ben de insanım derse, doğru olmaz ve bu düşünce ömrü boşa harcamaktan başka bir işe yaramaz. Ahiret yolu da böyledir. İnsan ancak duygularla ilgisini kesip, Hakk'ı gözle göremeyeceğini idrak ettikten sonra ve Allah'm sevgisiyle coşunca, Allah ona görünüş olarak görünebilir. Fakat bu çok az tahakkuk eden bir olaydır. Buradaki esas nokta gönlün saf bir şekilde Allah'a yönelmesidir. Bu gerçekleşirse, Allah görünüş olarak değil, anlayış şekliyle ve duyularla tecelli eder ve şüphe ortadan kalkar.
Ağacın, "Ben Allah'ım" demesi, insanın bunu söylemesinin doğru olduğuna dair bir uyarıdır. Birinci şekilde belirttiğimiz gibiyse, doğrudur. Dünya Allah'ın görünüşü olduğundan dolayı, "Ben Allah'ım" diyen herkesin sözü de doğrudur. Çünkü bununla bütün (Allah) kastediliyor; bölümle hiç bir alakası yoktur ve konuşan insan değil, Allah'tır. Keza aynı şekilde insan konuşmaya başlayıp, "ben Zeyd'im" derse, bu sözleri doğrudur. Çünkü bu sözler Zeyd'in özüyle alakalıdır ve konuşan dil ile kıpırdayan ve etten oluşan bedenle yakından uzaktan hiç bir ilgisi yoktur. Sözü söyleyen dil değil, Zeyd'in zatıdır. Bundan dolayı ağaç veya insan "ben Allah'ım" derse doğrudur. Bu itibarla her zerre de, "Ben Allah'ım" derse doğrudur. Ancak başka bir kişi "O veya sen Allah'sın" derse, doğru değildir. Aynı şekilde dil ben Zeyd'im diyebilir. Fakat bir başkası dile, o, veya sen Zeyd'sin diyemez. Peygamber (S.A.V.)'in; "Allah vardı ve onunla başka hiç bir nesne yoktu" sözleri, Allah'ın birlik aşamasından daha üstün bir aşamaya denildiğine dair bir göstergedir. Bütün nesneler de, bu aşamada ortaya çıkmaktadır.
Şunu bil ki, varoluş ve yok oluş ezelî ve ebedîdir ve dünya ile Ahiret ise izafîdir. Görünen dünya fâni ve görünmeyen Ahirete baki denmiştir. İkisi de ezelî ve ebedîdir. Ancak diğer ebedî olan Ahirete verilir. Kişilerin elde ettikleri olgunlukların tatları, huriler, köşkler ve cennetlere benzetilmiştir. Bunlara verilen adlar takma adlardır. Çünkü eksik, câhil ve kıt akılları bulunan kişilere gerçek bu vesile ile anlatılabilir. Onlara açıkça anlatılsa bile, dünya işleri ve lezzetlerinden geri kalmazlar. Bundan dolayıdır ki, bu yollara başvurulmuş ve bununla bu kişilerin şevkinin arttırılması amaçlanmıştır. Böylece bunlar Allah'a ulaşmak için ibâdetlere yönelirler ve büyük bir çalışmaya girişirler ve sonuçta Hakk'ı idrak ederler. Allah yoluna girenlere başlangıçta böyle yapılmamış ve böylece dikkatleri çekilmemiş olsaydı, bilmedikleri yollara saparlardı. Allah gerçeği söyler ve doğru yolu gösterir.
Allah'm selamı ona olsun Peygamber, hadis-i şerifinde buyurmuştur ki, "İnsanların ellerinde bulunanlardan uzak dur; insanlar seni sever ve Allah'ın katımda bulunanlardan uzak dur; Allah seni sever." Mükâfat ve tehditler doğrudur ve bunlar Hak'tan Hak'a ve Hak'la Hak içindir.
Şeyh Bedreddin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder