Köroğlu Hikayesi

2. BÖLÜM
AYVAZ HİKÂYESİ



(Burada “AYVAZ KOLU”na başlıyoruz. Köroğlu hikâyesinde Ayvaz; yakışıklılığın, bağlılığın, baba-oğul sevgisinin simgesidir. Köroğlu Ayvazı alıp kaçırmakla, Kasapbaşından Deli Yusufun öcünü alır. Ama Ayvazı öl-dürmez. Ona öz oğlu gibi davranır.)

Meddahımız masanın üzerine atılan sandalyesine oturarak kahvedeki dinleyiceri süzdü. Omuzana bir havlu atıp, eline kimi zaman kılıç misâli, kimi zaman saz misâli tuttuğu sopasını aldıktan sonra turna destanıyla hi-kâyesine başladı:
Hak, Haak!
Turnam sökün etti Göksun Gölünden
Uçun gedin Pazarcıktır yolunuz
Tekir dağı, Ahır Dağı konalga
Korkarsınız arda kalman yalınız.

Yaşa telli turnam sen binler yaşa
Çatal koruluktan yolunuz aşa
Uğramadan geçmen koca Maraşa
Hublara bergüzar kalsın teliniz.

Maraştan beride Devrent dağları
Hoş açılır Çibekirin bağları
Yavru şahan besler Kilis Beyleri
Geçer iken hüsgüt olsun diliniz.

Uğramadan geçmen goca Kilisi
Halep derler şehirlerin ulusu
Gayet zalım derler Halep valisi
Ordan öte açık getsin gözünüz.

Hamalı dolabı kurmuş asıya
Hamıs derler evliyalar hası ya
Bir çift avcı oturmuşlar pusuya
Bir fendinen yoldurursuz teliniz.

Katarınız sıralansın yollarda
Çifte gözcü bulundurun yollarda
Avcılar oturur yüce dağlarda
Gafil olman gözetleyin yolunuz.

Neyik derler güzellerin vatanı
Gök meydan derler de Şamın sağ yanı
Kadife pazarı, Paşanın Hanı
Kırkları da gidip görün hepiniz.


Turna destanını bitirdikten sonra kahveci Şoför Şeriften bir çay istedi:
-Oğlum Şerif bir çay ver de boğazımızı yağlayalım!
Kahvecinin getirdiği çaydan bir iki yudum aldıktan sonra dinleyicilerini büyülercesine şiirli bir giriş yaptı:

Dinleyin methedem erlerin başın
Nice kalelere atardı taşın
Kim kesti ejderhâ gibi koç devin başın?
İsmi kaldı cihâne sır ile sırdır hey!

Tut için ruhsatım vardır
Bâki kalmaz bu devr-i eyyam
Ne gül vardı, ne bülbül vardı, ne de serencam
Eski çeşmim var iken deryâlarda hey!

Deryâlar deryâlanmasın
Birde vaay, ikide vaay, üçte vay!
Bir derde müptelâyım ki
Desem vaay, demesem vay!
-Diyelim mi?
(Dinleyiciler hep bir ağızdan):
-Diyeliiim!
-Hay haaay!
Meddahımız çayından bir yudum daha aldıktan sonra Ayvaz koluna baş-ladı:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder