Biyoğrafi: İsmail Göktürk


Biyoğrafi: İsmail Göktürk

Kasvetli sıkıcılık şu sesle değişti.
“ Yektir Allah … yek…”
Hafif kıpırtılar içerisinden hareketin başladığı anlaşılıyordu derken naralar atan ezel ebed sevdalıları “Vira Bismillah” dediler ve alemler vücuda geldi.
“Allah Allah , Celilül –cebbar ,Müinüs-Settar Halikul-leyli Ven-Nehar,Layezal,Zülcelal,birdir Allah. Anın birliğine ,Resulü Enbiya peygamberimiz Cenab_ı Ahmed-i Mahmud-u Muhammed Mustafa Al-i evlad-ı Resül-ü müçteba imdad-ı ruhaniyetine; piran mürşidin ,aşikin,kuragerin,vasilin,hamele-i kuran ,güzeştegan,ehli iman ervahma,avni inayetine ,hilafetül İslam Es-Sultan,ibnis Sultan bilcümle islamın necat ve saadet ve selametine pirler,erenleriüçler,yediler,kırklar,göçenler demine devranına “Hu”diyelim”Huuuuu”
İşte İsmail bu!
Maraşta imkansızlık denilen ifadenin mümkün olmadığını tanımanız uzun sürmez. Dört mevsimin hoyratça yaşandığı bu coğrafya ışık parıltılarıyla özünüze düştüğünde dile gelir iki tarafı kesen kamaya dönüşürsünüz.
Yıllar önce yayınlanan kitapta İsmail gergefini işleyen Ahmet Doğan İlbey’e kulak verecek olursak İsmail Göktürk’ü daha yakından tanıyabiliriz.
“İsmail! Alışılmışın ötesinde bütünüyle resmi ideolojiden uzak, statükoculuk kokmayan, teemmüllerin dışında aykırı bir meşrep sahibidir.
İsmail! saf bir itiraz sahibidir…yüreğinizin üzerindeki kir katmanları onunla yavaş yavaş sökülür..onda itiraz ve aykırılık som bir Türk-İslam düşüncesidir. Düzene bir başkaldırıştır. Evet bir başkaldırış. Ama muhtevasında bin yıllık asaleti taşıyan ve yüzüstü süründürülen bir irfana omuz verişin cehaletli bir başkaldırışı vardır.
İsmail ! tarihi fikirli ,mistik ve kutsal inançlarımızın bir kahramanı.. Ferhat gibi aşk dağına kazma sallayan feragat ve fedakârlığın sembolü.
Kurban, Hz.İbrahim ve İsmail’in tanıklığını çağa taşımaktır. Bunu kimileri sembolik olarak taşır, kimileri de şu anda. islam topraklarında yaşandığı gibi bilfiil taşır, çağın İsmail’i olur. Çağın İsmail’i, çağın İsmail’leri bize et, size cennet düştü”

Nefsi kendi elinde kar gibi erimeyenin elinde, din kar gibi erir. Varlığımızın asıl yurdu cennettir. Bir arşetipol gerçeklik her ruhta gizli olan bir ilksel düşüncedir. Ruhu metafizik içinde olduğu kadar fizik içinde de aramalıyız. Yaşarken varlığımıza bir leke gibi düşen ölümlülükten azad oluşu İsmail tanıyınca daha sıkı anlar kozmik alemlerdeki neşeye gark olursunuz.
İsmail’e göre kâinat dışsal bir nesne değildir. Hakikat arayıcısının onunla birlikte seyahat edeceği ve arayıcının benliğiyle bütünleşeceği bir şeydir diye Fritjof Schuon’da İsmail’i anlatmıştır.
İsmail’in yapıp ettiklerini Seyyid Hüseyin Nasr’ın diliyle anlatacak olursak şöyledir:’’ Kozmik itibar psişenin içsel yapısını nesnelleştirir ve böylece ruhu kendi düğümlerinden kurtarır, onun karanlık bölgelerini aydınlatır. Ruhun kendi merkezine doğru yolculuğunda, yolcuya manevi yola döşenmiş tuzakları gösterir. infernoya düşüşle ruh; ölümcül ve karanlık derinliklerinde kayıp unsurları yeniden bulur, bu keşif cennete yükselebilmek için gereklidir. Ölmeden evvel ölün öğüdü insanı arzuları tutsaklığından kurtulup manevi dünyada yeniden dirilmeye çağırı. Geneleksel psikoloji iki emel boyutta işlev gösterir. Nefsi ve modalitelerini varoluş katları hiyerarşisine yerleştiren bir kozmoloji ve manevi hedefe yönelik bir ahlak. Kozmoloji bir anlamda nefsi çerçeveler, manevi ahlak ise nefsin derinliklerine ine. Kâinat kişinin elinden tutan bir yardımcıdır.
İsmail uruc ve nüzul yolundadır. İnsanla alem arasındaki sır perdelerini aralamış kendini huzursuz eden derin sebepleri bulduktan sonra, onları hiç muhasebe ve murakabe ile yavaş yavaş yenerek hakikat la varlığının arasını hüzünle doldurmuştur. Şeyh Galip gibi diyecek olursak:’’aşkla yanıp yakılmadıkça yaşamayı uzun bir ömre sahip olmayı istemeyiz; kıvılcım gibi ölünceye dek böyle yanarız biz.
Bi-suziş-i aşk istemeyiz tuli hayatı
Manend-i şerer böyle gideriz biz.

Kişi kâinatın aynası olmalıdır. Gündelik hayatta var olan yaşam maceraları içindeki engeller gerçek benliğine ulaşmamızı engellemekte sonuçta sıradanlık oluşmaktadır.
İsmail iki ödevden söz eder fena: şimdiki durumun erimesi, yok edilmesi, Beka: yeniden bütünleşmek, perdelerin kaldırılması.
Yalnızca bir Allah vardır. Hakikat ulaşmada yeryüzündeki insanlar sayısınca yol vardır. Fakat bütün yollar egonun yok edilmesini ve insanlığa benliksiz hizmet etmeyi gerektirir. En esaslı yasa mütekabiliyet yasasıdır. Sadece ve sadece hassas bir adalet duygusuna sahip olduğunuzda insan emsallerimizle uyum içinde yaşayabiliriz ve bu duygu sadece kendini bencillik ve kibirden kurtarmış bir zihinde gelişebilir. Dünya sadece ve sadece adaletin hakim olduğu bir yer olabilir. İnsanların kardeşliği herkesi Allah’ın kulu olarak birleştirir. Aşk ahlakın temelidir. Feragatten doğar ve başkalarına hizmetle gösterir. Bütün farklılıkları giderir ve tüm yaraları iyileştirir. En temel gerçek kendini bilmektir çünkü ‘’nefsini bilen rabbini bilir.’’
İsmail’in davasına olan bağlılığı için şunları söylemek lazım, O hakikate kaybolmakla ulaşılabileceğini sezmiş bu işi de Beyazıt Bestami şöyle yapmıştır.’’Beyazıd şeyh’inin dizinde otururken, Şeyh’i birden:
Beyazıd penceredeki kitabı bana getir’’ der. Pencere mi? Hangi pencere diye sorar Beyazıd. Neden Der Şeyhi bu kadar zamandır burada bulunuyorsun da pencereyi görmedin mi.Hayır dedi Beyazıd. Pencereyle ne işim olurdu ki. Önümde iken, gözüm sizden başkasını görmez. Buaraya etrafı seyretmek için gelmedim. Artı der hocası Bestam’ı geri dön vazifen bitti.’’
‘’Şahlar şahı divan açar
Divan gümbür gümbürlenir
Mert dayanır, namert kaçar
Meydan gümbür gümbür gümbürlenir.’’
İsmail konuşunca Yemen sızısı kaplar sizi. Serdengeçti atalarımızın ruhu O’nun meclisine gelir ve esrik vakitlerin seheri başlar. Geceyi ışıtan insanlar içinde İsmail’i de bulursunuz. Onlar güneş battıktan sonra günün kaygılarını ağır karanlıklarda sabırla yıkar ve güneşi sabahleyin aydınlıkla süslerler.
Yenişehir apartmanın üst katlarında Türkiye Yazarlar birliğinin bir odası vardı. İç içe açılan bu salonda edeplice oturulur gizemin yaprakları içinde var olan hakikate çay ve tütünle ulaşılırdı. İsmail Maraş’ta despot yapılanmanın başkaldırıcısı Hak muştucusuydu, O’nun etrafında oluşturulan Ehram önümüzdeki yıllarda sırlarını bizlere ifşa edecektir.
Dostluğu saygınlığıyla anlamlı olan İsmail esrik demlerinin insanıdır. O kadim zamanlarda yaşamış destan kahramanı yetimin gözyaşı, Mecnunun yoldaşı, Maraş’ın deli poyrazıdır.
İsmail turan ülkesinin dipsiz uçurumudur.

Ali Büyükçapar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder