Biyoğrafi:Memduh Atalay






Deli tay Memduh Atalay

Kızılelma düşüne gönül verildiği demlerde “ uzun yayla “ adlı yürekleri titretir her bahar düşen cemrelerin oralarda pusatlı gulyabanilere dönüştüğü anlatılırdı.
Anadolu’yu vatan edinen, taşına, toprağına börtü böceğine şarkılar terennüm eden onun destanına gönülden hu çeken erler, erenler dün olduğu gibi bu günde namluya sürülmüş dom dom kurşunu gibi durup “ vira Bismillah “ diyecekleri günleri bekliyorlar. O’nu anlatmak için şöyle böyle demeye gerek yok bir vakitler kitaplarını okuduğu Ali Şeraitinin duasıyla başlamak en iyisi:” Allahım! Beni insanlığın dört büyük zindanı olan TABİAT, TARİH, TOPLUM ve BENLİK’ TEN kurtar! Sen, ey yaratıcı! Beni yaratmışsın – benliğini, benliğimin yaratıcısı bilirim. Başka da değil – öyleyse benliği çevreye, çevreyi de benliğe uyarlaya bileyim, uygulayabileyim.”
“Mahur oldu vücud-ı nefyü ispat
Âşık ile maşuk oldu bir zat” diyen nesiminin izlerini Memduh Atalay’da görebiliriz. İrfan yolu için eğitim basamaklarında malumatın çilesine sabır eden Atalay kendinden başlayıp şekillenen dünyanın merkezine hep ideal olanı yerleştirip oradan aldığı istim ile uzun yola çıktığının bilincinde olmuştur.
İsmet özel :” insanın insanlarla olan bağlantısı ve insanın çevresiyle olan ilişkisi yüzünden yüreğinde, kafasında beliren çatlak belli bir duyarlık sahibi herkesi şiir okumaya muhtaç hale getiri. “ der. memduh ta okumaya başlarken o boşluktan hareket ettiğini söylemiş bunu da yazılarına yansıtmıştı. “ Turnalarca kanatlanan hasretim, sevda dalına tüneyince acıyı munisleştiriyor. Aklım bir deli tay gibi olmazları zorluyor. Kapılar bir bir yüzüme kapansa da, kutsi çile bana benliğimin aşkta karar kılacağını fısıldıyor.” (sh.56)
Men lebün müstakıyam zühhad Kevser talibi nitekim meste mey içmek hoş gelir huş-yâre su der Fuzuli.( Ben senin insanlara ilahi aşk şarabı sunan dudağının susuzuyum. Zahidlerin muradı kevserdir. Çünkü sarhoş olana şarap, ayıklara da su içmek hoş gelir.)
Trabzon caddesinden aşağıya belediye ye doğru inerken uzunca duran binanın son katında yazarlar birliğinin dükkânı vardı. Memduh ‘ta dükkânın müdavimlerinden seheri kucaklayıp ümmetin lalelerini derleyenlerdendi.
Tok bir ses.
İrfan yolunda çilenin ateş ocağında pişmek için her türlü göreve hazır ruh o.
Modern zamanlar o’nun için iğreti Tuna boylarında yaşasaydı serden geçti olur, Haydar’ın aşkına Zülfikar kuşanıp hiçlikten Mavera’ya geçerdi.
Malihulya adlı eserde Şahin Uçar’ın şu dizeleri Memduh için söylenmiş sanki
“ Alâeddin sarhoş bugün; sırlarını söylüyor
Cami avlusuna mendil sermişim
Mendilin ortasına yüreğimi koymuşum
Yüreğimi çırıl çıplak, sere serpe, soymuşum
Taa yüreğim ortasından bir türkü çıkarmışım
Yar yüreğim yar: gör ki neler var
Neler var deme
Kahır var, keder var
Neler var neler
Gül dibinde gül biter
Gül değil, sensin
Yitirdiğim gül-i ter
“ Hem cümle cihan olsa tabip bu derde halleyleyemez müşkilimiz, illa Hu “.
Meselesi olan, derdi dert edinen hepsinden ötede insanların gerçeklere ulaşmasını arzulayan son bir yürek o.

“ Uykuya dalan insan ölülerden, uykudan uyanan insan da uyuyanlardan ışık alır”
Der Heraklit. Konya şerafeddin cami kapı kitabesinde şu metin yer alır: “ Allah ne dilerse o olur, asarına nazar et de rahmet-i Hakkı gör”.
Hâkimiyetin, zorba gücün, değerleri alt üst ettiği hengâmede mutlak fikrin evrensel kanatlarında birleşmek gerekir. Bunun ilk basamağı insanın siyasi ve popüler alanda bulunmak yerine Ben kimim? Sorusunu kendisine sorarak iç muhasebeyi başlatması gerekir.(sh.121)
Hareket noktası işte bu.
Memduh çözüm için ideal hareket’ten yanadır.
“ Allahım! Bana imanda mutlak itaatı bağışla ki, dünyada mutlak isyan içinde olayım.
Rabbim! Bana kavgacı ve inatçı bir takvayı öğret ki, sorumluluğun çokluğu arasında kaybolmayayım. Beni perhizkâr, münzevi takvadan koru ki tenhalık ve uzlet köşelerinde gizlenmeyeyim. İlahi! Beni ideallerinin mutluluğuna çekme! Büyük ızdırapları, sonsuz gamları, ilginç paradoksları benim ruhuma da tattır. Lezzetlerini hakir kullarına verirken benim canımı da aziz dertlerini bağışla.”
Rabbim! İrademde bilgi, isyan, hayret ve boyun eğmezliği, ruhumda letafeti, inceliği, cesareti, aydınlığı ve yalnızlığı artır.”
Kitaplı bir insan.
Düşünce hayatının uzun yolunda yol arkadaşı olarak Cemil Meriç, Erol Güngör, Nurettin Topçu, Sezai Karakoç, Seyyid Ahmet arvasi, Ali Şeraiti, Nietzsche, Şeyh Galip, Necip Fazlı Kısakürek yer alır.
Memduh’tan varlığı ne yaşadığı ülkeye ait derli toplu bilgiler duyarsız, çözümler vardır hayatında tespit edilen sorunlar elbet bir gün bitecektir. Türkiye’de tanzimattan beri bilgi sunuluyor… asr-ı saadet emevi, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı gibi medeniyet pratikleri olan, dağdaki yırtıcı hayvandan, komşusu ermeni, Rum veya Yahudi ye kadar İslami bir ışık ulaştıran İslam yerine, cumhuriyet ideolojisinin muarızlığına ve muhalifliğine göre oluşturulan bir İslami düşünce ile medeniyet kurulamaz (sh:99)
Dönüşüm için değişecek olanın ruh olduğu bilinciyle Maraş’ın caddelerinde seven sevilen bir insan o.
Mekânın sonsuza uyarlandığı yerlerde Memduh’un bakışlarında karlı Tanrı dağları görülür, gök gözlü boz kurtlar Kürşatların önüne düşerek insan olmanın erdemini bayraklaştırıp destanlaştırırlar.
Paul Feyerabende “ yönteme karşı” adlı anarşizmin kitabında şunları söyler:” Ne bilim nede aklilik evrensel üstünlük ölçüleridir. Bunlar kendi tarihsel kökenlerinden habersiz tikel geleneklerdir.” Memduh bu evreden daha ilerisini kitabında yazar.
“ yürek aşkı kuşanmışsa, yağmurlar ruha yağar sevgiyle bileylenen bir yürektir ki, fethi kendini aşmakla başlar” (sh.127)

Yolun çileli ömrün harlı olsun Memduh Atalay!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder