Varidât

Varidât

Şeyh Bedreddin

Uykuda görülen rüyalarla olaylar ve açıkça görgülen diğer şekiller, esasında bilgi ve birlik aşamasının belirtileridir. Bunlar Allah yolunda kendini adayan kişiye birer uyarı olup, yüce amacına ulaşması için savaşması gerektiğini gösterir. Bu da işin tadına varma ve birliğin gerçekleşmesidir. Bunlar rüyada gördükleriyle farklıdır ve bunların benzerleri birliğin belirtileridir ve aralarında büyük aykırılıklar vardır. Bunları ancak ermiş kişiler bilir. Mesela kendini Allah yoluna adayan kişi kendinden geçmiş ve uyumuş değilken, bedenini yanılıp, bütün dünyayı kapsayacak kadar genişlediğini görür. Yine bu kişi yeryüzündeki dağları, ağaçları, ırmakları, bahçeleri ve bütün varlıkları kendinde gördüğünü sanır ve gördüğü her nesneye bu benim der. Kendi nefsinden başka hiçbir nesne görünmez. Gördüğünü kendi nefsiyle karşılaştırır. Yine özünde zerre ile güneşi eşit görür ve aralarındaki farkı anlayamaz. Zamanı da bir bütün olarak görür; başlangıç ile sonu ve ebed ile ezeli göremez. Bu âdem zamanıdır ve bu da Hazret-i Muhammed (S.A.V)’in zamanıdır demekten de tuhaflık hissediyor. Zira başlangıçta sonun bir olduğunu ve sanki zamanın değişmediğini gördüğünü zannetmiştir. Daha sonra da bu görünüş ve çokluktan da uzaklaşıp, yeni bir ruh haletini bürünür. Bazen dünyanın varlığına, bazen de yokluğuna inanır ve bu yokluğun içinden bütün nesneleri görür ve şaşa kalır. Daha sonra bütün nesnelerin yok olduğunu görür ve bunu anlatmaya gücü yetmez. Bundan sonra çokluk âlemini iç içe görür ve burada bir saat durur ve ardından kendine gelir. Bu söylediklerim arkadaşlarımın başından geçen olaylardır. Nesneler için söylenenler, birliğin belirtisidir. Gönlün bazen varlığa bazen yokluğa yönelmesine dair sözler de, esasında birlik aşamasının göstergesidir. Çokluk için söylenenler ise açıkça ortaya çıkan olayların işaretidir. Her gördüğü nesne için bu benim demesiyle ilgili sözler ise birliğin belirtisidir. Bütün bunlar Hak’tan gelen uyarılardır. Amaçlanan birlik, hâlihazırdaki tatlı görünen birlik değildir. Gerçek amaçlanan birlik bunun çok üstündedir. Allah yoluna kendini adayan kişi, bu birlikle bütün nesnelerin kendine bağlı olduğunu ve bu nesnelerin kendi kişiliğinde bulunduğunu hisseder. Bu aşamayı izah etmek mümkün değildir ve bunu tatmayan tadını bilmez. Bundan dolayıdır kibirlik üç kısımdan meydana gelmiştir:
İlmi Birlik: Bu birlik ağızdan ağza dolaşarak ve kitaplardan okuyarak elde edilir.
Uyarıcı Birlik: Bu birlik Allahütealâ tarafından verilen birliktir. Uyurken rüyalarla, gerçek olaylarla veya ilham yolu ile sunulan birliktir. Bu birlik birincisinden üstündür.
Eğlenme Ve Coşkulu Birlik: Bu birlik hepsinden üstün olup, amaçlanandır.
Tasavvuf gerçekleşince münafıklık başlar. Gerçek sofi, gözlerin göremediği, kulakların duymadığı ve hiçbir insan gönlünün hatırlamadığı olayları görür. İnsanlara akıllarının alabildiği ve onlara uygun olanları anlatıp, söylediği halde öldürülmesi ne neden olabilecekleri ise, gönlünde saklı tutar. Bu durumda nasıl münafık sayılmaz? Seriyy-is Sakati’nin sözlerinde de buna işaret edilmektedir: Allah rahmet etsin Seriyy, bu hususta şöyle der: Tasavvuf üç anlamın adıdır. Mutasavvıf bilgi ve hünerinin aydınlığı hiç sönmeyen, kitapta açıkça izah edilen ilme dair çelişkili üstü kapalı bilgi vermeyen ve Allah’ın bilinmesini istemediği hususları kerametleriyle ifşa etmeyen kimsedir. Burada söylenebilir ki, gerçeğe varan kişi bildiklerini izah etmelidir. Bunda münafıklık yoktur. Şaşılacak husus ise şudur, inançta iki karşıt olan düşünceyi bir araya getirdi. Hâlbuki bunda da şaşılacak bir husus olmaması gerekir. Zira her biri yerine göre gerçektir.

Şeyh Bedreddin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder