İRŞAD : Hasan Basri Tapdık Baba

Ey aşık!.. Eğer nerden geldin ve nereye gideceksin, bunu bilmek istersen şunu bil ki; ihtiyarlıktan mukaddem, vasat bir yaşda idin. Andan mukaddem civan idin. Ve ondan mukaddem çocuk idin, ve ondan mukaddem rahimde cenin idin. Ve ondan mukaddem mudga idin. Yani, bir lokma et parçasıydın. Ve ondan mukaddem alaka olmuş idin (çamur halinde
bir kan). Ve ondan mukaddem rahimde nutfe-i müctemia idin. Ve ondan mukaddem sulb-i pederde ve sine-i maderde meni idin. Ve ondan mukaddem uruk(damar) içerisinde dem idin. Ve ondan mukaddem gıda-i peder ve maderde idin.Ve ondan mukaddem hayvan idin. Ve ondan mukaddem nebat olmuş idin. Ve ondan mukaddem ecza-yı anasına mümtezichal
idin. Ve ha.kden mukaddem cism-i mutlak idin. Ve ondan mukaddem Tabiat-ı külliye idin. Ve ondan mukaddem cevher-i mücerred idin.
Eğer bir kimse hal ile bu makama gelirse ol kimse nefsini anlayıp bilmişdir. Ve mevlasını tanımış ve bulmuşdur. Ve nereden gelüp nereye gideceğini bilip arif ve vasıl olmuştur. Ve bu mirac-ı rühani ile her müşkili hal olup ve her muradı hastı olmuştur. Saadet-i hakiki, ba’de’l-mevt vaki’ olacak ahvali burada müşahede etmekdir. Şakavet kendi vücüdunun varlığına giriftar olmak ve Hak’dan gafil olmakdır.
Mazhar-ı sırr-olmak vakıf-ı kelam olmağa mutevakkıftir. Adem bir isimdir. Üç harf iledir. Bu üç harf, halet-i cem‘de bir ismi isbat eder. Nokta-i farkda ayndırlar. Cem’ etdiğinde Adem okunur. Tefrik olundukda elif, dal, mim, okunur. Vahdet içinde kesret ve kesret içinde vahdet. Vahdet, kesretle zahir olur. Kesret zahiri isbat eder. “el-fark bilacem”. ya’ni ma’nası: cem’siz fark”, ilhad. “Vel-cem’ bilafark”: “farksız cem” ma’nasmı ifade eder, bu da “şirkdir”. El-cem’ maal-fark, “farkla beraber cem” ma’nasını ifade eder, asıl tevhid ise budur.
Vahy üçdür. Zahir, batın, sırt.
Vahy-i zahit şeriattır. Avama mahsustur.
Vahy-i batın tarikattır. Hasa mahsustur.
Vahy-i sırt ma’rifetullahtır. Ehassü’l-havassa mahsustur,
Ehl-i şeri’at: (eş-şeriat{i-akvali) Şeriat: Benim anlatdıklarım ile kildir.
Ehl-i tarikat: (et-tarikatü ef’ali): Tarikat Benim yapdıklarım ile amildir. Zahit vücuddur. Batın ruhdur, İbadet-i şeri’-i zahiri vazife-i vucuddur. İbadet-i tarik-ı batini gıda-i ruhdur. İbadet-i şer’i lazıme-i şeriattır. Niyaz-ı tank bir Müfe-i beya’t, secde-i şükr mi’rac, cilve-i vuslattır. Şeri’at alem-i nasut, tarikat alem-i melekut, ma’rifet alem-i ceberut, hakikat alem-i lahutdur. Şeriat ibadeti, cismani namazı talim eder. Tarikat ibadeti ruhani niyazı tefhim eder. Namaz isbat-ı ubudiyet içindir. Niyaz isbat-ı vahdaniyet içindir. Şeriat risalet-i Muhammediyeyi, tarikat hakikat-ı Muhammediyeyi gösterir. Şeriat iman-ı gaybiyi ilmel-yakın, tarikat iman-ı şuhudiyi aynel-yakın isbat eder. Mahall-i icra-yı ibadet-i zahiri camidir. Makam-ı icra-yı ayin-i cem’ ve erkan meydandır. Sırr-ı ihrami taallukdan tecerrüddür.
Kademe-i meydan dörtdür. Makam-ı evvel bab-ı şeriat; akval-i zahire-i Muhammediyedir ki sahib-i şeriatdır. Makam-ı sani bab-ı tarikat; efa’l-i batine-i Muhammedi’dir ki, pir-i tarikattır. Kademe-i salis ki bab-ı velayetdir; insan-ı kamildir. Makam-ı rabi’ bab-ı hakikatdır ki; esrar-ı rububiyetdir. Leyle-i bey’at, yevm-i hilkatdır.
Anesinden iki kere doğmayan
Oldu “Basri” onun hali çok yaman
Adem, halifetullahdır. Yevm-i hilkat, hazreti Adem’de cari olan ahval-i lazıme-i imtisaldir. Bu hilkat-ı hakikiyye nümune-i hilkat-ı ezeliyedir. Ahval-i ezel ef’al-i temeldir. Meydan ziyaret-i beyti mukaddesdir. Güzergahdır. Cami niyetdir, sıfata tabidir. Meydan leyldir. Zata mazhardır. Cami neharen mekşuf, leylen mestur ve mahcubdur. Meydan neha-ren mestur ve mahcub ve leylen mekşuf ve meftuh. Cami Alem-ı sıfatdır. Meydan sırr-ı zatdır. Camide ibadet borcu ödemek içindir. Meydanda niyaz mi’raca varmak içindir. (esselatü mi’racü’1-mü’min) “Namaz mü’minin mi’racıdır” sırrı sabit olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder