Gurgum'da Zaman

Gurgum'da Zaman

İğde kokusuna bulanan melal demler: 1985

Alafranga tezatlık trajikomik çoğukezde ironi benim yaşadıklarım dahası bana yaşatılanlar. Dindarlık üzerime biçilen bir elbise bunun meslek olduğunu uzun süre kabul etmedim toplumun meslek olarak gördüğünü anladığımda iş işten çoktan geçmişti.
Fakültenin kantinindeyim.
Uzunlamasına sıralanan masalarda okulda farklı düşünceden kimse yok, ülkücüler sönük yıldız gibi bazı tarikat grupları ve Milli Selametçiler yer yerde ne olduğunu bilmediğim radikal uzantılar. İlahiyat öğrencilerinin kendi davası aslında bunların hiç biri değil bir lokma ekmeğe muhtaç bir kat elbiseye ihtiyacı olan onlarca saf Anadolu’nun masum çocukları bunlar. Cin fikirli olanlarda kızakta hesabı olanlar bilmiyorlar ki ilahiyatlar Türkiye de dış kapının mandalı. Tıp’ı bırakıp gelen bir oğlan vardı Cemil Sultan puanı oraya yetiyormuş muş da ilahiyatta allameyi cihan olacakmış o vakitler buna öyle inanılır öyle kabul ederdim gel vakit işin ne olduğu ortaya çıktı. Türkiye de sosyal zekâ kategorileri vardır ilahiyat alanında eğitim yapanların katmanlarına baktığımda durumun vahametini anlıyordum bu alan yetim- öksüz, yurtlarda kalan toplumda Allahlık diye tabir edilenlerin gittikleri müstesna yerlerdi.

Güneşi alırdı kantinimiz, çaycımız Hıdır Abinin içilmez çaylarını zoraki yudumlarken 12 Eylül ve tarikat pirlerinin gizemli hayat sırlarlarında gezinir çobanlık yapan arkadaşlarımın maceralarına dalar giderdim. Bizden yaşça çok büyük ağabeyler vardı okulda okuduklarını anlamaz imtihanlarda hep sıfır çekerler okula çocuklarıyla gelirdi bunlar yolda görseniz amele yâda soğuk demirci kalfası zannederdiniz. Onların akıllarında okula devamla derece yâda kademe almak tabi ben nereden bileyim derece ne? İki büyük anfi giriş kapısının yanındaydı o anfilerde dersler olur giren çıkanlar birbirleriyle selamlaşanlar yer kapma mücadelesi verenler yer alırdı. Bazen de sınavlar o anfilerde yapılırdı. Sağ tarafta öğrenci işleri adı verilen basit memur odaları olduğunu kaç yıl sonra öğrendim. Ülkücü arkadaşlarımın bazıları o odalara girer bazı sözlerle o odalardan dışarı çıkarlardı. Camekânlı bir yerdi fakültemiz arkada bir ara yatakhane olarak kullanılan bölüm vardı. 12 Eylül orayı Meslek Yüksek Okulu yapınca bizim fakülte bir başına kala kalmıştı orada. Fakültenin bahçesinde iğde ağaçları vardı o mis kokuların altında baygın demler alır saatlerce otururdum. Cami hemen okulun bitişiğindeydi Sert Soyadlı biri oranın imamı idi aynı zamanda okulda da öğrenciydi. Az ileride modern bir konutta Rektör otururdu.
Kat kat sıralanan fakülte binasının bir bölümü derslik diğer bölümlerinde ise hocaların odaları vardı. Prof. Doç. Dr. Uzman gibi statüleri olan bu kişiler orada otururlar silkme kitap dolu odalarda hoşça vakit getirirlerdi. Tipikti bu adamlar hep ezilmişlikten bahsederler ders anlattıklarını düşünerek zaman içerisinde kendi fikirlerinin örgüsüyle bizleri meşgul ederlerdi. Sorunları vardı sanırım onların telaşı, korku çoğu kez de ürperti hissederdim onlardan. Kimi Paris’te Paris der bir kısmı da “ Ben Mısırdayken” diye söze başlar bitiremezdi.
Kırk Hadis ezberliyorum Hadis Hafıza olacağım o vakitler ilkin oradan başlamalıyım diye düşünüyorum Zekeriya Abiye okuduğum hadisleri dinletiyorum tenefüslerde Zekeriya Abi Sofu ve Molla oturuyor yerinden kalkmıyor duru ve durağan ağır bir molla Orhan diye biri var Fıkıhta, fıkıh diyor neymiş bu derken onun odasında Hafızlık’a birde Kuran-ı Kerimi ilave etmek gibi bir fikir oluşuyor bende cüzlere başlıyorum okuyorum okuyorum okuyorum derken bu okumalarla başıma gelmeyen kalmıyor.
Astarı yüzünden pahalı geldi.
Bu kadar önemsemiştim hem de hayat memat meselesi bilmiştim ama ne yazık ki cevizim kof çıktı.
Beş yılım geçti hepsi dün gibi aklımda olan buna altıncı yılda ben ilave ettim o okulda. Kış soğuk parasızlık birde benim her konuyu özünden kavramak için çektiğim çilelerle yaşadıklarım, Allah Zangoçlara bile yaşatmasın. Sevgi, sevgi gibi değil, dava davaya benzemiyor silkme hüzün anlamsızlaşan bir Melaldi seksen beşli yıllarda Konya yılları.

Ali Büyükçapar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder