İrşad:Hasan Basri Tapdık Baba

İRŞAD

Şeriatde ibadet emri gösterilir. Tarikatde sırr-ı ibadet gösterilir. Cami cennet pazarlığı mahalli, meydan Cemalullah pazarlığı mahallidir. Camide, taştan mihrab vardır, meydanda, nürdan elest vardır. Camide imam ve müezzin var, meydanda mürşid ve rehber var. Camide Fatiha okunarak el yüze sürülür, meydanda Fatiha görülerek yüz yüze sürülür. Camide, selamla namazdan çıkılır, meydanda Hü Dost ile tevhidde kalınır. Ehl-i Cami “li-ya’budün” halindedir, ehİ-i meydan “li-ya’rifün” sırrındadır. Camide cehennemden korkularak cennet istirham olunur, meydanda her ikisinden azade olarak rıza ve cemalüllah aranır. Camide teveccüh ile kıble var, meydanda mukabil bil-kıble vardır.
Ehl-i vahdet indinde vücüd-i ademiyeden eşref bir şey yokdur. Eğer olsaydı, Ademinin rücüu ona olurdu. Efrad-ı mevcüdatdan cemi-i mahlükat seyr ve seferdedir. Ta ki kendi hakikatlerine erişinceye kadar.Kendi hakikatini bilip ahılak-ı hamide ile mütehallık olup, İnsan-ı Kamil oldukdan sonra devre karışmaz ve daima süret-i insaniyede haşr olur. Şeriat ve tarikat icadına sebep ahlak-ı hasenedir. Mesela bir veli ile bir fasıkın beyninde hilkatce ahlak-ı haseneden gayri hiçbir fark yokdur. Eğer bu fasık, bu şaki ahlak-ı zemimesini, ahlak-i hamideye tebdil etmiş olsaydı o dahi anın gibi veli olurdu.
Ey aşık!...Çok kimseler vardır ki, kendi zatını bilir. Amma ahlak-i hamide tahsil edemediğinden nakısdır. Ve nice kimseler dahi vardır ki ahlak-ı hasene tahsil etmiş amma kendini bilmemişdir. Yani nereden gelüp ve nereye gideceğinden gafildir. Bu dahi nakısdır. “İnsan-ı kamil” zatını bilip ve ahlak-ı hasene ile mütehallik olmakdır. Evlerimizi türlü türlü ziynetlerle tezyin ettiğimiz halde ruhlarımızı eşedd-i ihtiyac ile muhtac oldukları hüsn-i ahlak ve hakkaniyet gibi ziynetlerden mahrüm bırakırız. Aceba hanelerimiz canlarımızdan daha kıymetli midir? Cesedin sebatı gıda ile rühun sebfitı ise hüsn-i ahlak iledir. Cismi esir eden şehvet, rühu esir eden sü-i ahlakdır.
Malum olaki besmele-i şerifde üç isim vardır. Biri ism-i cemaldir ki “Allah” ism-i zatdır. Ve bir ism-i kemaldir ki “Er- rahman” ism-i sifatdır. Ve bir ism-i cemaldir ki “er-Rahim” ism-i ef’aldir. Bundan malüm olduki besmele ism-i zat, sıfat ve ef’al ile alem-i vücüda gelerek mevcüd oldu. Zat ve sifat ve ef’al olmayınca bir şey vücüda gelmez. Ef’al, sıfat mazharıdır ve sıfat, zat mazharıdır.
Ey aşık-ı dünya ve ahiret, berhudar olmak istersen bil ve agah olki, gönül bir şehristan gibidir. Ol şehirde iki padişah vardır. Her biri kendi işine hakimdir. Bunlardan hangisi galib olsa hüküm onundur. O iki padişahrn birisi “akhndır”. Biri dahi “tabiatındır”. Tab’atın bir adı da “şeytandır”. Akl Cemale mazhardır. Tabi’at Celale mazhardır, adı “nefs-i emmaredir” ve “şeytandır”. Eğer, iklim-i vücüdda Celal icra-yı ahkam ederse ki sıfaları bunlardır, tama’, hırs, cehi, kibir, kin, ucb, buhl, hased, gazab, adavet, gıybet, hezl, kizb, inkar, gaflet. Bu sıfatlarla muttasıf olanlar behaimden ma’düd ve hayvandan aşağıdır.Sıfat-ı Cemale mazhar olan zevatın libas-i fahri İlm, hilm, tevazu, sabr, sehavet, şefkat, ıkrar, tevekkül, huzur-i kalb, hürmet ve sıdk, mürüvvet ve kerem, aşk-ı İlahi ve gerçeklikdir. Bunlar daima iklim-i vücüdda daimi muharebededirler. Gözün aç. Fena huylarını iyi huylara tebdil et. Ebedi uyku gelmeden kalini hal eyle vesselam.
İşbu derdin bulmak istersen dermanını
Mürşide var tuta gör damanını.

Hasan Basri Tapdık Baba

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder